Cassandra Sendromu

Psikoloji alanında “Cassandra Sendromu” olarak bilinen durum yani kişinin gelişmiş öngörü ya da sezgi yeteneği sayesinde gelecekte yaşanacak acıları doğaüstü bir şekilde bilmesi. Ancak olay henüz meydana gelmeden insanları inandıramadığı için yaşanacakların önüne geçememesi nedeniyle kişide yaşanan depresyon halidir.

Bir kadın kan ter içinde uyanır. Biraz önce rüyasında gelecekte yaşanacakları görmüştür. Bu duruma ilk başta inanmaz ancak olaylar rüyasındaki gibi geliştikçe buna inanmaya başlar. Yaşanacakların rüyasında gördüğü gibi kötü bir şekilde sonuçlanmasını istemez. Durumdan etkilenecekleri uyarmaya çalışır. Ama nafile kimse ona inanmaz. Kadın, yaşanacak acıları engelleyemediği için vicdan azabı çekmeye başlar ve kendini sonu gelmez derin acılar yaşarken bulur. İşte pek çok filmde izlediğimiz bu senaryo aslında bize Cassandra Sendromu’na giren bir kadının neler yaşadığını ve neler hissettiğini anlatmaktadır.

Cassandra Kompleksi ya da diğer bir adıyla Cassandra Sendromu kişinin gelecekte yaşanacak acılara dair başkalarını uyarmasına rağmen kimseyi kendine inandıramaması sonucu yaşadığı trajedidir. Bir nevi felaketi öngören ancak önüne geçemeyen insanın dramıdır.

Bu psikolojik rahatsızlık kişinin kendisiyle içsel bir çelişkiye düşmesine neden olur. Cassandra tanısının konulduğu kişilerde depresyon, anksiyete, strese bağlı çeşitli psikolojik rahatsızlıklar görülebilir.

Cassandra Sendromu, isminin kökeni mitolojide geleceği görme yetisi olduğu halde söylediklerine inanılmayan Cassandra’dan almıştır.

Kavramın Mitolojik Kökeni

Cassandra, Truva’nın son kralı olan Priamos’un ile Kraliçe Hekabe’nin kızı; Polyksena, Hektor, Paris Aleksandros ve Troilos’un kardeşidir.

Efsaneye göre Cassandra, çok güzel bir kadındır. Güzelliğinden dolayı Tanrı Apollon kendisine aşık olur. Ancak Tanrı, karşı taraftan beklediği ilgiyi görmez. Güzeller güzeli Cassandra teklifi kabul etmeyince Apollon’un tarafından cezalandırılır. Ona gelecekte yaşanacak yıkım ve acıları önceden rüyasında görme yetisi bahşedilir. İlk zamanlarda bahşedilen bu yeteneğin nasıl ağır bir ceza olduğu anlaşılmaz.

Cassandra yaşanacak Truva Savaşı’nı rüyasında görür. Savaşın korkunç sonuçlarını ve ölümleri herkese anlatır fakat kimse ona inanmaz. Gerçekleşecek felaketin önüne geçememek ve kimsenin ona güvenmemesi Cassandra’yı giderek duygusal bir depresyonun içine girmesine neden olur. İçinde bulunduğu bu çaresizliğe ve acıya daha fazla dayanamayan Cassandra ölür.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir