Islahat Fermanı Orijinal Metni ve Günümüz Türkçesi
Islahat Fermanı
Islahat Fermanı, Osmanlı İmparatorluğu‘nun 19. yüzyılda gerçekleştirdiği reform hareketlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir belgedir. Bu ferman, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme çabalarının bir ifadesi olarak kabul edilir.
18 Şubat 1856 tarihinde ilan edilen Islahat Fermanı orijinal metni ve günümüz Türkçesine çevirisi.
Islahat Fermanı Orijinal Metni
“Malûm ola ki yed-i müeyyed-i mülûkâneme vedia-i Cenab-ı Bârî olan kâffe-i sunûf-ı tebea-i şâhânemin her cihetle temami-i husûl-i saâdeti hâli akdem-i efkâr-ı hayriyet disar-ı pâdişâhânem olarak cülûs-i meymenet men’us-ı Hümâyûnum gününden beri bu bâbda zuhûra gelen himem-i mahsusa-i şâhânemin hamdolsun pek çok semer-i nafiâsı meşhûr olup mülk ü milletimizin mamuriyet ve serveti an be an tezeyyüd etmekte ise de Devlet-i Âliye’mizin şânına muvafık ve milel-i mütemeddine arasında bi-hakkın hâiz olduğu mevki-i âlî ve mühimme lâyık olan hâlin kemale îsâli için şimdiye kadar vaz’ ve tesisine muvaffak olduğum nizamât-ı cedîde-i hayriyenin ezseri-nev tekit ve tevsii matlûb-ı madelet mahsub-ı pâdişâhânem olduğu halde umûm tebea-i şâhânemizin mesai-yi cemile-i hamiyetkârâneleri ve müttefik-i hâss-ı bahir-ül ihlâsımız olan düvel-i mufahhamanın himmet ü muavenet-i hayırhahâneleri eseri olmak üzere Devlet-i Âliye’mizin bu kerre biinayet-u-llâhi taâlâ hâricen hukuk-ı seniyesi bir kat daha teekküt eylediğine ve bu cihetle şu asr Devlet-i Âliye’miz için bir zamanı hayriyet iktiranın mebdei olacağından dâhiline dahi saltanat-ı seniyemizin tezyid-i kuvvet ve miknetini ve revabıt-ı kabiliyeyi vatandaşî ile birbirine merbut olan ve nazar-ı madelet eseri müşfikânemde müsavî bulunan kâffe-i sunûf-ı tebea-i şâhânemin her yüzden husûl-i temam-i saâdet-i hal ve memâlik-i şâhânemizin mamûriyetini müstelzim olacak esbâb ve vesailin an be an ilerlemesi murad-ı merhamet itiyad-ı mülûkânem iktizasından bulunduğuna binâen husûsât-ı âtiyet-üz-zikrin icrâsına irade-i madelet ifade-i pâdişâhânem şeref-sâdır olmuştur.
Şöyle ki: Gülhâne’de kırâat olunan Hatt-ı Hümâyûnum ile ve Tanzîmât-ı Hayriyem mûcibince her din ve mezhepte bulunan kâffe-i tebea-i şâhânem hakkında bilâ-istisna emniyet-i can ve mal mahfûziyet-i nâmus için taraf-ı eşref-i pâdişâhanemden va’d ve ihsan olunmuş olan teminat bu kerre dahi tekit ve teyit kılındığından bunun kâmilen fiile çıkarılması için tedabir-i müessirenin ittihaz olunması ve zîr-i cenah-ı atıfet seniye-i pâdişâhânemde olarak memâlik-i mahrusâ-i şâhânemde bulunan Hıristiyan ve sair tebea-i gayr-i müslime cemaatlerine ecdad-ı izâmım taraflarından verilmiş ve sinin-i ahirede itâ ve ihsan kılınmış olan bil-cümle imtiyazât ve muafiyet-ı rûhaniye bu kerre dahi takrîr ve ibkâ kılınıp fakat Hıristiyan ve tebea-i gayr-i müslime-i sairenin her bir cemaati bir mehl-i muayyen içinde imtiyazât ve muafiyet-ı hazırâlarının rü’yet ve muayenesine ibtidar ile ol bâbda vaktin ve gerek âsâr-ı medeniyet ve malûmat-ı müktesibenin icab ettirdiği ıslâhât-ı irade ve tensib-i şâhânem ile ve Bâb-ı Âlî’mizin nezareti tahtında olarak mahsûsan patrikhânelerde teşkil olunacak meclisler marifetiyle bi-l-müzakere cânib-i Bâb-ı Âlî’mize arz ve ifade eylemeğe mecbûr olarak cennet-mekân Ebu-l-feth Sultan Mehmet Hân-ı Sânî ve gerek ahlâf-ı izamları taraflarından patrikler ile Hıristiyan piskoposlarına itâ buyurulmuş olan ruhsat ve iktidar niyat-ı fütüvvetkârane-i pâdişâhânemden nâşi işbu cemaatlere temin olunmuş olan hal ve mevki-i cedîd ile tevfik olunup ve patriklerin el-hâletü hâzihi câri olan usûl-i intihâbiyeleri ıslâh olunduktan sonra patriklik berat-ı âlîsinin ahkâmına tatbiken kayd-ı hayat ile nasb ve tâyin olunmaları usûlünün tamamen ve sahihen icrâ ve Bâb-ı Âlî’mizle cemaat-ı muhtelifenin rüesa-yı rûhaniyesi beyninde karargîr olacak bir sûrette tatbiken patrik ve metropolit ve murahhasa ve piskopos ve hahamların hîn-i nasbında usûl-i tahlifiyenin ifâ kılınması ve her ne sûret ve nâm ile olursa olsun rahiplere verilmekte olan cevaiz ve avaidât cümleten men’olunarak yerine patriklere ve cemaatbaşılarına vâridât-ı muayyene tahsis ve rühbân-ı sairenin dahi rütbe ve mansıblarının ehemmiyetlerine ve bundan sonra verilecek karara göre kendilerine ber-vech-i hakkaniyet maaşlar tâyin olunup, fakat Hıristiyan rahiplerinin emvâl-i menkûle ve gayr-i menkûlelerine bir gûna sekte iras olunmıyarak Hıristiyan vesair tebea-i gayr-i müslime cemaatlerine milletçe olan maslahâtlarının idaresi her bir cemaatin rühbân ve avâmı beyninde müntehib âzâdan mürekkep bir meclisin hüsn-i muhafazasına havale kılınması ve ahalisi cümleten bir mezhebde bulunan şehir ve kasaba ve karyelerde icrâ-yı âyine mahsûs olan ebniyenin ve gerek mektep ve hastahâne ve mezarlık misillû sair mahallerin hey’et-i asliyeleri üzere tamir ve termimlerine bir gûna mevani ika olunmayıp böyle mahallerin müceddeden inşası lâzım geldikçe patrik veya rüesa-yı milletin tasvibi halinde bunların resm ve sûret-i inşası bir kerre cânib-i Bâb-ı Âlî’mize arzolunmak iktiza edeceğinden ya suver-i maruza kabûl ile müteallik olacak irade-i seniye-i mülûkânem mûcibince iktizası icrâ veya bir müddet-i muayyene zarfında ol bâbda olan itirazât beyân olunup bir mezhebin cemaati yalnız olarak sairiyle karışık olmayarak bir mahalde bulunur ise o yerde âyine müteallik husûsâtı zâhiren ve alenen icrâda bir türlü kuyûda düçar olmayıp ahalisi edyân-ı muhtelifede bulunan cemaatlerden mürekkep olan şehir ve kasaba ve karyelerde ise her bir cemaatin takımı sakin olduğu ayrıca mahalde bâlâda bast ü beyan olunan usûle ittibaen kendi kilise ve hastahâne ve mektep ve mezarlıklarını tamir ve termime muktedir olabilmesi ve müceddeden inşa olunması iktiza eyleyen ebniyeye gelince bunlar için ruhsat-ı lâzimeyi patrikler veyahut cemaat metropolitleri cânib-i Bâb-ı Âlî’mizden istida edüp Devlet-i Âliye’mizce bunda bir gûna mevani-i mülkiye olmadığı halde ruhsat-ı seniyem erzan kılınması ve bu makûle işlerde Hükûmet tarafından vukû bulacak muamelât külliyyen hasbî olması ve bir mezhebe tâbi olanların adedi ne miktar olursa olsun ol mezhebin kemal-i serbesti ile icrâ olunmasını temin için tedabir-i lâzime ve kaviyyenin ittihaz kılınması ve mezhep ve lisan veyahut cinsiyet cihetleriyle sunûf-ı tebea-i saltanat-ı seniyemden bir sınıfın aher sınıfından aşağı tutulmasını mutazammın olan kâffe-i ta’birat ve alfaz ve temyizât muharrerât-ı divâniyyeden ile-l-ebed mahv ü izale kılınması ve ahad-ı nâs beyninde veyahut memurîn taraflarından dahi mûcib-i şin ve ar olacak veya nâmusa dokunacak her türlü tarif ve tavsifin istimali kanûnen men’olunması ve çünkü memâlik-i mahrusâmda bulunan her din ve mezhebin âyini ber-vech-i serbesti icrâ olunduğundan tebea-i şâhânemden hiçbir kimesne bulunduğu dinin âyinini icrâdan men’olunmaması ve bundan dolayı cevr ü ezâ görmemesi ve tebdîl-i din ve mezhep etmek üzere kimse icbâr olunmaması ve saltanat-ı seniyemizin memurîn hademesinin intihâb ve nasbı tensip ve irade-i şâhâneme menut olarak tebea-i Devlet-i Âliyye’min cümlesi herhangi milletten olursa olsun devletin hizmet ve memuriyetlerine kabûl olunacaklarından bunlar ehliyet ve kabiliyetlerine göre umûm hakkında mer’iyy-ül-icrâ olacak nizamâta imtisalen memuriyetlerde istihdam olunmaları ve saltanat-ı seniyem tebaasından bulunanlar mekatib-i şâhânemin nizamât-ı mevzualarında gerek since ve gerek imtihanca mukarrer olan şeraiti ifâ eyledikleri takdirde cümlesi bilâ-fark ve temyiz Devlet-i Âliyye’min mekatib-i askeriye ve mülkiyesine kabûl olunması ve bundan başka her bir cemaati maarif ve hiref ve sanayie dair milletçe mektepler yapmağa mezûn olup, fakat bu makûle mekatib-i umûmîyenin usûl-i tedrisi ve muallimlerinin intihâbı âzâsı taraf-ı şâhânemden mansûb muhtelit bir meclis-i maarifin nezaret ve teftişi tahtında olması ve ehl-i İslâm ile Hıristiyan vesair tebea-i gayr-i müslime meyanesinde veyahut tebea-i Îseviyye vesair tebea-i gayr-i müslimden mezahib-i muhtelifeye tâbi olanların birbiri beyninde ticaret veyahut cinayâta müteallik zuhûra gelecek cem’i deâvî muhtelit divânlara havale olunup istima-ı dâvâ için işbu divânlar tarafından akdolunacak meclisler alenî olacağından müddei ile müddeialeyh muvacehe olunarak bunların ikâme edecekleri şahitler tekarir-i vakıalarını daima kendi âyin ve mezhepleri üzerine icda edeceklerini birer yemîn ile tasdik eylemeleri ve hukuk-ı âliyeye ait olan deâvî dahi eyalât ve elviye muhtelif meclislerinde vali ve kadı-i memleket hazır oldukları halde şer’an veya nizamen rü’yet olunup işbu mehâkim ve mecâliste muhakemât-ı vakıa alenî icrâ olunması ve Hıristiyan vesair tebea-i gayr-i müslimeden iki kimse beyninde hukuk-ı ırsiyye gibi deâvî-i mahsûsa sahibi dâvâ olanlar istedikleri halde patrik veya rüesa ve mecâlis marifetiyle rü’yet olunmak üzere havale kılınması ve mücazaât ve ticaret kanûnlariyle muhtelif divânlarında icrâ olunacak usûl ve nizamât-ı mürafaat mümkün mertebe sür’atle ikmâl olunarak ve zapt ü tedvîn kılınarak memâlik-i mahrusâ-i şâhânemde müstamel olan elsine-i muhtelifeye tercüme ile neşr ü ilân olunması ve hukuk-ı insaniyyeyi hukuk-ı adâlet ile tevfik etmek için mazanne-i sû’ olanların veyahut tedibât-ı cezaiyyeye müstahak bulunanların haps ve tevkifine mahsûs olan kâffe-i mahbes ve mahalli sairede usûl-i hapsiyenin mümkün mertebe müddet-i kalile zarfında ıslâhına mübaşeret olunması ve herhalde hapishânelerde bile cânib-i saltanat-ı seniyemden vaz’ı kılınan nizamât-ı inzibatiyeye muvafık olan muamelâttan maada hiçbir gûna mücazaât-ı cismaniye ve eziyet ve işkenceye müşabih kâffe-i muamele dahi kâmilen lağv ve iptal kılınması ve bunun hilâfında vukû bulacak hareket şediden men’ ve zecrolunacağından maada bunun icrâsını emreden memurîn ile bi-l-fiil icrâ eyleyen kesanın dahi ceza kanûnnâmesi iktizasınca tekdir ve tedip olunması ve Dâr-üs Saltanat-ı seniyem ve eyalet ve bilâd ve kurada umûr-ı zaptiyenin tanzîmi maddesi asude-i hal olan kâffe-i tebea-i mülûkâneme kendi mal ve canlarının muhafazasına sahihen ve kaviyyen emniyet verecek sûrette tanzîm kılınması ve verginin müsavâtı tekâlif-i sairenin müsavâtını mûcib olduğu misillû hukukça olan müsavât dahi vezaifçe olan müsavâtı müstelzim olduğundan Hıristiyan vesair tebea-i gayr-i müslime dahi ehal-i İslâm misillû hısse-i askeriye itâsı hakkında muahharan verilen karara inkiyat mecbûriyetinde bulunması ve bu hususta bedel vermek veya nakden akçe itâsiyle hizmet-i fi’liyeden muaf olmak usûlünün icrâ olunması ve İslâm’dan maada tebeanın sunûfı içinde sûret-i istihdamları hakkında nizamât-ı lâzime yapılıp müddet-i kalile-i mümkine zarfında neşr ü ilân kılınması ve eyalât ve elviye meclislerinde tebea-i Müslime ve Îseviyye ve saireden bulunan âzânın emr-i intihâblarını bir sûret-i sahihaya koymak ve ârânın doğruca zuhûrunu temin eylemek için işbu meclislerin sûret-i tertip ve teşkilleri hakkında olan nizamâtın ıslâhına teşebbüs ile Devlet-i Âliyye’m netice-i ârâyı ve verilen hüküm ve kararı sahihen bilmek ve buna nezaret etmek esbâb ve vesail-i müessiresinin istihsalini mütalâa eylemesi ve çünkü bey’ ve füruht ve tasarrufu emlâk ve akar maddeleri hakkında olan kavânîn kâffe-i tebea-i mülûkânem hakkında müsavî olduğundan kavânîn-i Devlet-i Âliyye’me ve nizamât-ı zabıta-i belediyeye ittiba ve imtisâl eylemek ve asıl yerli ehalinin verdikleri tekâlifi vermek üzere saltanat-ı seniyem ile düvel-i ecnebiye beyninden yapılacak suver-i tanzîmiyeden sonra ecnebiyeye dahi tasarruf-ı emlâk müsaadesinin itâ olunması ve tebea-i saltanat-ı seniyemin kâffesi üzerinde tarh olunacak vergi ve tekâlif sınıf ve mezheplerine bakılmıyarak bir sûrette ahzolunmakta idiğünden işbu tekâlif ve ale-l-husus aşarın ahz u ıstıfasında vukû bulmakta olan sû-i istimalâtın ıslâhı tedabir-i seriası mütalâa ve müzakere olunup doğrudan doğruya ahz-i vergi etmek usûlünün pey-der-pey icrâsı kabil oldukça vâridâtı Devlet-i Âliyye’min ilzam olunması usûlünün yerine bu sûret ittihaz kılınıp usûl-i haliye câri oldukça memurîn-i Devlet-i Âliyye’m ve mecâlis âzâlarının müzayedeleri alenen icrâ olunacak olan iltizamâttan birini deruhte ettirmeleri veya bir gûna hisse almaları mücazaât-ı şedide ile men’ kılınması ve tekâlif-i mahalliye dahi meh-mâ-emken mahsulâta halel vermiyecek ve ticaret-i dahiliyeye mâni olmıyacak sûrette vaz’ ve tâyin olunması ve umûr-ı nafiâ için tâyin ve tahsis olunacağı mebaliğ-i münasibeye berren ve bahren inşa ve ihdas olunacak turûk ve mesalikden istifade edecek olan eyalet ve sancaklarda vaz’ ve tesis kılınacak vergiyi mahsurlar dahi ilâve edilmesi ve saltanat-ı seniyemin beher sene için vâridât ve masarifât defterinin tanzîm ve iraesi hakkında muahharen bir nizâm-ı mahsûs yapılmış olduğundan bunun temam-ı icrâ-yı ahkâmına itina olunması ve her bir memurîne tahsis kılınmış olan maaşların hüsn-i tesviyesine mübaşeret kılınması ve her bir cemaatin rüesasiyle taraf-ı eşref-î şâhânemden tâyin olunacak birer memurları tebea-i saltanat-ı seniyemin umûmuna ait ve râci olan maddelerin müzakerâtına Meclis-i Vâlâ’da bulunmak üzere Makam-ı Celîl-i Vekâlet-i Mutlakamdan mahsusen celp olunup ve işbu memurlar birer sene için tâyin kılınıp bunlar memuriyetlerine başladıkları gibi tahlîf olunmaları ve Meclis-i Vâlâ’nın âzâsı gerek adî ve gerek fevk-al-âde vukû bulan içtimâlarında rey ve mütalâalarını doğruca beyân ve ifade etmeleri ve bundan dolayı aslâ rencide olunmamaları ve ifsad ve irtikâp ve itisafa dair olan kavânînin ahkâm-ı kâffe-i tebea-i saltanat-ı seniyem haklarında herhangi sınıfta ve ne türlü memuriyette bulunurlarsa bulunsunlar usûl-i meşruasına tevfikân icrâ olunması ve Devlet-i Âliyye’min tashih-i usûl-i sikke ile umûr-ı mâliyesine itibar verecek banka misillû şeyler yapılıp memâlik-i mahrusâ-i şâhânemin menba-ı servet-i maddiyesi olan husûsâta iktiza eden sermayelerin tâyiniyle ve mahsulât-ı memâlik-i şâhânemin nakli için icap eden turûk ve ecedavilin küşadiyle emr-i ziraat ve ticaretin tevessüüne hail olan esbâbın men’iyle teshilât-ı sahihanın icrâ olunması ve bunun maarif ve ulûm ve sermaye-i Avrupa’dan istifadeye bakılması esbâbının bi-l-etraf mütalâasiyle pey-der-pey mevki-i icrâya konulması maddelerinden ibaret olmakla siz ki Sadr-ı A’zam-ı sütudeşiyemi müşârün-ileyhsiz işbu fermânı celîl-ül-ünvanı mülûkânemi usûlü üzere gerek Der-saâdet’imde ve gerek memâlik-i şâhânemin her bir tarafında ilân ve işaatle husûsât-ı meşrûhanın balâda beyan olunduğu vechile icrâ-yı iktizalarına ve bundan böyle ahkâm-ı celîlesinin daima ve müstemirren mer’iyy-ül-icrâ tutulması esbâb-ı lâzime ve vesail-i kaviyyesinin istihsal ve istikmali hususuna bezli cell-i himmet eyliyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerifeme itaat kılasız.
(28 Şubat 1856)”[1]
Islahat Fermanı Günümüz Türkçesi
“Bilinsin ki, Tanrı’nın takdiriyle, yönetimim altında bulunan bütün tebaamın mutluluğunu sağlamak, başlıca arzum olmuştur. Tahta çıkışımdan beri bu amaç için çabamı esirgemedim. Çok şükür, pek faydalı sonuçlar elde edilmiş oldu.Devletimizin zenginliği ve iman, gün geçtikçe artmaktadır. Devlet-i Aliyye’nin şanına uygun ve uygar ülkeler arasında sahip olduğu önemli ve yüksek yere lâyık olan durumunu sağlamlaştırmak için şimdiye kadar uygulanmasını başarmış olduğumuz yeni düzeni güçlendirme ve genişletme arzusunda oldum ve bir yandan bütün tebaamın çabaları, öte yandan müttefiklerimiz olan büyük devletlerin dostça destekleri sayesinde Devlet-i Aliyye’mizin hakları, bu kez dışarıda da kabul gördüğünden ve bunun da Devlet-i Aliyye’m için yeni bir çağın başlangıcı olacağından, saltanat-ı seniyyemin kuvvetlenmesini ve birbirlerine kalben vatandaşlık bağları ile bağlı olan ve ülkemizin imarı için gerekli şartların gün geçtikçe daha elverişli olmasını sağlamak için aşağıda belirtilen kararların uygulanmaya konulmasını emrettim. Şöyle ki:
Gülhâne’de okunan Hatt-ı Hümâyûn ve Tanzimat-ı Hayriye’m gereğince, her din ve mezhebe mensup tebaamın can ve mal güvenliği ve namusunun korunması için tarafımdan verilmiş olan güvence, bir kez daha doğrulanmıştır ve bu güvencenin fiilen uygulanması için gerekli etkin önlemler alınacaktır.Ülkemizde yaşayan Hıristiyan ve öteki Müslüman olmayan cemaatlere atalarım tarafından geçmiş zamanlarda verilmiş olan bütün imtiyazlar ve dinî bağışıklıklar, bu kez de yürürlükte bırakılmıştır.Ancak her Hıristiyan ve Müslüman olmayan cemaat, belirli bir süre içinde geçerli bağışıklık ve imtiyazların incelenmesiyle çağın ve çağdaş uygarlığın gerektirdiği değişiklikleri Bâbıali’mize önerecek olan ve Bâbıali’mizin denetimi altında olan kendi bünyeleri içinde birer komisyon oluşturacaklardır. Fatih Sultan Mehmet ve daha sonra gelen padişahlar tarafından Hıristiyan mezheplerin piskoposlarına verilmiş olan imtiyazlar, tarafımdan bu cemaatlere sağlanan yeni durumla uyumlu bir hale getirilecektir. Patriklerin hâlen geçerli olan seçilme yöntemleri ıslah edildikten sonra patrik beratının hükümlere uygun olarak ömür boyu atama yöntemi, aynen uygulanacaktır. Patrik, metropolik, murahhaslar, piskopos ve hahamların atanıp görevlendirilmesi, Babıalim ve çeşitli cemaatlerin liderleriyle ortaklaşa tespit edilip buna uygun olarak gerçekleştirilecektir. Rahiplere her ne suret ve ad altında ödenmekte olan aidatlar kaldırılıp yerlerine patrik ve cemaat liderlerince belirli bir gelir tahsis edilecektir. Diğer ruhbana ise rütbe ve derecelerine uygun olarak daha sonra verilecek bir karara göre adil bir maaş bağlanacaktır. Çeşitli Hıristiyan rahiplerin taşınır ve taşınmaz mallarına hiçbir şekilde dokunulmayacaktır. Ancak Müslüman olmayan cemaatler, yönetimi her bir cemaatin din adamlarından ve cemaat ileri gelenlerinden oluşan bir meclisin yönetimine bırakılmıştır. Nüfusu toplu olarak tek bir mezhebe bağlı şehir, kasaba ve köylerde ayinlerin yapılması için ayrılan binalar, okul, hastane ve mezarlık gibi yerlerin asıllarına uygun olarak tamir edilmelerine hiçbir engel konulmayacaktır. Böyle yerlerin yeniden inşası gerektiğinde patrik ya da millet başının onayı alındıktan sonra planlar, babıaliye sunulacaktır. İstekler, ya kabul edilip gereği yapılacak, ya da belirli bir süre içerisinde itiraz edilebilecektir. Bir mezhebin cemaati, mahallesinde başka bir dine mensup ahali bulunmazsa, o yerde dinî ayinle ilgili konularda hiçbir sınırlama getirilmeyecektir. Nüfusu farklı din ve mezheplere bağlı cemaatlerden oluşan köy, kasaba veya şehirlerde ise belirli bir mezhebe mensup olanlar, belirli bir mahallede oturuyorlarsa kendi kilise, hastane, okul ve mezarlıkların tamiri hususunda yukarıdaki biçimde hareket edebilirler.Yeni bir inşaat söz konusu olduğunda gerekli izin, patrikler veya cemaat metropolitleri aracılığıyla babialiden alınır. Devlet-i Aliyye’miz de idârî bir sakınca olmaması halinde bu ruhsatı verir. Hükümet tarafından yapılan bu tür işlemler, ücretsizdir. Bir mezhebe tabi olanların sayısı ne olursa olsun, dinî ayinlerini serbestçe yapabilmeleri için gerekli önlemler, Babıalimce alınacaktır. Irk, dil ve din farklılığı yüzünden tebaamdan herhangi bir sınıfın diğer bir sınıftan aşağı tutulmasını ifade eden bir deyim ve söz, ne şekilde olursa olsun resmî yazışma dilinden kesinlikle silinecektir. Aşağılayıcı ve tahkir edici sözlerin kişiler arasında ya da memurlar tarafından kullanılmasına karşı yasalar ceza öngörecektir. Bana bağlı ülkelerde bulunan her din ve mezhep, serbestçe icrâ edildiğinden tebaamdan kimse, mensubu bulunduğu dinin ayinini yapmaktan alıkoyulamaz ve bundan dolayı da takibâta uğrayamaz. Hiç kimse din değiştirmeye zorlanamaz.
Saltanat-ı seniyyemizin memur ve görevlilerinin seçilmesi ve atanması benim irâdeme bağlı olduğundan Devlet-i Aliyye’min bütün tebaası, milliyetleri ne olursa olsun devletin hizmet ve memuriyetlerine kabul olunacaklarından, bunlar, yetenek ve ehliyetlerine göre genel yönetmenliklere uygun biçimde görevlendirileceklerdir. Saltana-ı seniyyemin tebaasında bulunan herkes, yaş veya sınav şartlarını yerine getirdiklerinde askerî ve diğer okullara fark gözetmeden alınacaktır. Her bir cemaat, eğitim, sanat ve sanayi dallarında okul açmakta serbesttir. Ancak eğitim programları ve öğretmenlerin seçimi, tarafımdan atanacak karma bir kurulca tespit edilecektir. Bir taraftan İslam öte yandan Hıristiyan veya öbür Müslüman olmayan tebaam arasında veya bir yandan Hıristiyan öte yandan da diğer Müslüman olmayan cemaatlere mensup tebaam arasında ticaret veya ceza davaları, karma mahkemelerce görülecek, duruşmalar açık olacak, iki taraf karşı karşıya getirilerek tanıklar mensup oldukları dine göre ant içip dinlenecektir. Kamu davaları ise yine yasa ve yönetmenliğe uygun olarak kamuya açık bir biçimde vali ve kadının huzurunda vilayet karma meclislerince görülecektir. Hıristiyan ve öteki Müslüman olmayan cemaatlere mensup iki kişi arasında veraset hukuku gibi özel davalar, taraflar istediği takdirde Patriğe veya cemaat meclislerine havale edilebilirler. Ceza, kamu ve ticaretle ilgili kanunlara karma mahkemelerde uygulanacak yönetmelikler, en kısa sürede tamamlanıp yayınlanacaklardır. Bana bağlı ülkelerde bunların çeşitli dillere çevirileri de yayınlanacaktır. İnsanlık kurallarını adalet kanunlarıyla bağdaştıracak bir biçimde hapis cezalarına çarptırılanların kaldıkları cezaevleri, en kısa zaman içinde ıslah edilecek ve saltanatı seniyyede geçerli yönetmeliklerde yer alan uygulamalar dışında hiçbir şekilde bedensel cezalara başvurulmayacaktır. İşkenceye benzer her tür uygulama, kesin şekilde yasaklanmıştır. Buna uymayan memurlar, ceza kanunlarının öngördüğü şekilde cezalandırılacaklardır.
Başkentimiz ve taşra vilayet, şehir ve köylerde polis örgütü, barışsever bütün yurttaşların can ve mal güvenliğini güvence altına alabilecek bir biçimde yeniden düzenlenecektir. Vergi eşitliği, diğer yüklerin eşitliğini, görev eşitliği de hak eşitliğini getirdiğinden Hıristiyan ve diğer Müslüman olmayan cemaatlere mensup tebaamın yeni çıkarılan kanuna uygun olarak, Müslümanlar gibi askerlik görevini yerine getirmeleri gerekmektedir. Bedel veya para ödemek suretiyle hizmetten muaf tutulma ilkesi benimsenmiştir. Müslüman olmayan tebaamın askerlik görevini ne şekilde yerine getireceklerini belirleyen yönetmelik, en kısa zamanda hazırlanıp yayınlanacaktır. Eyalet ve liva meclislerini oluşturacak Müslüman, Hıristiyan ve öteki üyelerin seçimi, hakça bir şekilde gerçekleştirilecek ve meclisteki oylamaların özgürlüğünü sağlamak için bu meclislerin oluşumu ıslah edilecek ve Devlet-i Aliyye’m, oyların sonuçlarını ve alınan kararları öğrenmek ve denetlemek için en etkin yolları araştıracaktır. Taşınmaz malların alış-veriş ve kullanımı ile ilgili kanunlar, devletin bütün tebaası için aynı olduğundan, devletin yasalarına, belediye ve zabıta yönetmenliklerine aynen uymak ve yerli ahalinin ödediği vergileri ödemek şartıyla ve yabancı devletlerde yapılacak bir anlaşma sonucunda yabancı uyruklular da taşınmaz mal sahibi olabileceklerdir.
Din ve sınıf farkı gözetmeden tüm tebaam, aynı şekilde yolsuzlukların düzeltilmesi için önlemler araştırılacak ve bunlar kesin biçimde uygulamaya konulacaktır. Dolaysız vergi toplama yöntemi, kademeli olarak ve mümkün olduğu durumlarda devlet gelirleri için iltizam yönteminin yerini alacaktır. Bu son yöntemin işlerliği devam ettiği sürece meclis üyelerinin ve devlet memurlarının serbest olarak cereyan edecek artırmalara katılıp iltizamlardan birini üstlenmeleri ya da buna ortak olmaları kesinlikle yasaklanmıştır. Mahallî vergilendirmeler imkan verdiği sürece ürüne zarar getirmeyecek ve iç ticareti engellemeyecek şekilde hesaplamalıdır. Bayındırlık çalışmalarına uygun bir ödenek tahsis olunacak, buna karadan veya denizden kurulacak bağlantılardan yararlanacak olan vilayet ve sancaklardan toplanacak özel vergiler eklenecektir. Saltanat-ı seniyyemin her yıl için gelir ve giderlerinin belirlenmesi ve açıklanmasını öngören bir yönetmelik, daha önce hazırlanmış olduğundan, bunun yerine getirilmesine dikkat edilecektir.
Her devlet memurunun maaşı, gözden geçirilecektir. Her bir cemaatin lideri ve tarafımdan atanacak bir temsilcisi, Saltanat-ı seniyyemin bütün tebaasını ilgilendirecek durumlarda toplanacak Meclis-i Vala’da yapılacak olan görüşmelere katılacaklardır. Sadrazam tarafından göreve çağrılacak olan bu kişilerin görev süreleri 1 yıllıktır. Göreve başlamadan önce ant içerler. Maclis-i Vala üyeleri, gerek olağan ve gerekse olağanüstü toplantılarda görüş ve oylarını serbestçe açıklayacaklardır ve bundan ötürü asla takibata tabi tutulmayacaklardır. Her çeşit yolsuzlukla ilgili kanun hükümleri, hangi sınıftan veya görevden olursa olsun bütün tebaam için yerine getirilecektir. Devlet-i Aliyye’nin para ve mali sistemini düzeltmek için banka ve benzeri kurumlar kurulup maddi servet kaynakları güçlendirilecektir. Ürünlerin nakli için gerekli yol ve kanallar açılacak, tarım ve ticaretin gelişmesine karşı olan engeller kaldırılacak ve bu amaçla Avrupa bilim, teknoloji ve sermayesinden yararlanma yolları aranıp kademeli olarak uygulanmaya konulacaktır.
Siz benim Sadrazamım, bu Ferman, gerek Dersaadet’te, gerek bana bağlı ülkelerin herbiri tarafından ilan edilip içerdiği emirlerin dikkatle yerine getirilmesi için önlemler alacak ve gayret göstereceksiniz.
(28 Şubat 1856)” [1]
Kaynak
[1] http://www.akhepedia.com/forum/tarihi-belge-ve-metinler/islahat-fermani-(orjinal-tam-metni-ve-gunumuz-turkcesiyle) (08.03.2018)