Kutsal Yerler Sorunu

Kutsal yerler sorunu, farklı dinlerin kutsal saydığı yerlerin kimin kontrolünde olması gerektiği konusunda ortaya çıkan siyasi ve dini bir sorundur. Bu sorun, özellikle Ortadoğu gibi tarihi ve kültürel olarak zengin bölgede çok önemlidir.

Kutsal yerler sorunu aynı zamanda, tarihsel olarak birbirleriyle çatışan dinlerin barışçıl bir şekilde bir arada yaşamalarının zorluğu ile ilgilidir. Dinler arasında kutsal yerlerin paylaşımı, genellikle tarihi anlaşmazlıkların yeniden canlanmasına ve hatta bazen şiddetli çatışmalara yol açabilir.

Sonuç olarak, kutsal yerler sorunu, dinlerarası ilişkiler ve politika açısından oldukça hassas ve önemli bir konudur. Çözümü için, diyalog, tolerans ve hoşgörüye dayalı yaklaşımların benimsenmesi önemlidir. Ayrıca, uluslararası toplumun müdahalesi ve arabuluculuğu da bu sorunun çözümünde önemli bir rol oynayabilir.

Kudüs

Kudüs, Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar için kutsal bir şehirdir. Yahudiler için Batı Duvarı, Hristiyanlar için Kudüs’ün kalbi olarak bilinen Kutsal Kabir Kilisesi ve Müslümanlar için Mescid-i Aksa burada bulunmaktadır. Bu yüzden buralarda hizmet etmek insanlar için çok ayrı bir öneme bir sahipti. Bu durum ülkeler arasında pek çok kez rekabet ve gerilime neden oldu. İsrail-Filistin çatışması gibi bazı uzun süredir devam eden çatışmaların da kaynağında bu sorun yatmaktadır.

Altı Gün Savaşı

Bu nedenle, Kudüs’teki kutsal yerler sorunu yüzyıllardır devam etmektedir. İsrail Devleti’nin kuruluşundan bu yana, Kudüs üzerindeki egemenlik tartışmalı bir konu olmuştur.

İsrail, 1967 Altı Gün Savaşı’nda Doğu Kudüs’ü ele geçirdi ve daha sonra tüm Kudüs’ü başkenti ilan etti. Ancak, bu karar uluslararası toplumda geniş çapta kabul görmedi ve Filistinliler, Doğu Kudüs’ü gelecekteki bağımsız devletlerinin başkenti olarak talep etmeye devam ettiler.

Kutsal Yerler Sorununun Tarihi

Osmanlı Devleti bu bölgeyi topraklarına kattıktan sonra ilk etapta kurulu olan düzeni işletir. Ancak daha sonra baskılar sonucunda Katolik ve Ortodokslara diğer mezheplerin aleyhine ayrıcalıklar vermesiyle Kutsal Yerler sorunu ortaya çıkacaktır.

Fransa ve Rusya Arasında Gerginlik

Fransız İhtilali sonucunda kutsal yerlerdeki Katolikler koruyucusuz kalır ve Ortodokslar üstün konuma gelir. Katoliklerin yeniden eski düzenin kurulmasını istemesi kutsal yerler sorununu başlatacaktır.

Fransa kutsal yerlerde Katoliklere, Ortodokslar aleyhine yeni haklar verilmesini ister. Ortodoksların koruyucusu olan Rusya, Osmanlı’dan 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması koşullarına uyulmasını ister. Osmanlı Devleti, Rusya ve Fransa ile anlaşmazlığa düşmek istemediğinden düzeni sağlamak için o güne kadar verilmiş fermanları incelemek için komisyon kurmaya karar verir. Avusturya da önceki antlaşmalara dayanarak Katoliklerin koruyucusu olduğunu açıklar. Komisyon çalışmaları sonucunda Katoliklere bazı haklar verilmekle birlikte Ortodokslar lehine de kararlar alındı. Rusya bununla da yetinmeyip yeni ferman yayınlanmasını ister.

Osmanlı Devleti

Kutsal yerler sorunu Fransa ve Rusya arasında onur mücadelesi haline geldi. Bu durumdan hiçbir çıkarı olmayan Osmanlı Devleti sıkıntıya düştü. Rusya bu sorunu Osmanlı’ya zarar vermek için bahane olarak kullanıp girişimde bulundu. Prens Mençikof’u olağanüstü elçi olarak İstanbul’a gönderip taleplerde bulundu.

İlk talebi kutsal yerler sorunu Ortodokslar lehine çözümlenerek fermanla bildirilecekti. Ortodoksların ayrıcalıkları senetle bildirilecektir. Gizli istekleri ise Rusya Osmanlı ile ittifak yapacak. Osmanlı Devleti, Avrupa devletleriyle savaşa girecek olursa Rusya yardım gönderecek. Buna karşı Osmanlı sınırlarındaki Ortodoksların koruyuculuğu Rusya’ya verilecekti. Bu öneri İngiliz ve Fransız elçilerinin müdahalesi ile reddedildi. İngiltere Rusya ile ittifaka karşıydı. Buna meydan vermemek için İngiliz filosunu Çanakkale’ye gönderdi. Rusya’nın niyeti anlaşmak değil bilakis anlaşmazlık çıkarmaktı. Mençikof Osmanlı’ya ültimatom vererek Ortodoksların koruyuculuğu haklarının kendilerine verilen senedi talep etti ancak Osmanlı bunu reddetti.

Elçi İstanbul’dan ayrıldı ve Osmanlı ile Rusya arasındaki siyasi ilişkiler sona erdi. İki tarafta savaş hazırlıklarına başladı. Çar I. Nikola, Eflak-Boğdan’a gireceğini ilan etti. Rus askerleri savaş ilan etmeksizin Osmanlı topraklarına girdiler. İngiliz ve Fransız donanması Çanakkale Boğazı önündeki Beşige koyuna geldi. Başta İngiltere olmak üzere büyük devletler olayı sadece protesto etti. Osmanlı için bu savaş nedeniydi. Avusturya ve Prusya’yı da kendi yanlarına çekmeye çalıştı.

4 Ekim 1853’te Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş ilan etti. Tuna boylarında ilerlemeye başlayan Rusya, Osmanlı’nın bu topraklardaki hakimiyetine son vermek istiyordu. Osmanlı Devleti, Ömer Paşa komutasındaki orduyu harekete geçirdi. Rus orduları komutanına ültimatom vererek Eflak-Boğdan’ın boşaltılmasını istedi. Tuna’yı geçen Türk ordusu başarılı bir şekilde Küçük Eflak’ı ele geçirdi. Diğer Türk ordusu ise Kafkaslarda karşı harekete geçti. Savaş iki cephede fiilen başladı. Beşige’de bulunan İngiliz ve Fransız donanmaları Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a geldi.

Sinop Baskını

Rus ordusu Batum’a erzak göndermekte olan ve fırtına nedeniyle Sinop Limanı’na sığınmış olan Osmanlı filosunu baskınla yakarak şehri tahrip etti. Bu felaket İngiltere ve Fransa’nın Rusya’nın Karadeniz’deki gücünü anlamasına neden oldu. Rusya kolaylıkla İstanbul ve Boğazları tehdit edebilirdi. Boğazlar sorunu ve Türk – Rus anlaşmazlığı Avrupa sorunu haline geldi. İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’yle ittifak anlaşmaları imzalayarak 3 devlet Rusya’ya karşı birleşmiş oldu. Müttefikler ile Rusya arasındaki savaş Rumeli ve Doğu Anadolu kıyılarından başka Kırım ve Baltık Denizi’nde de oldu.

Kırım’ın İşgali

1854 yılında savaş şiddetlendi. Avusturya, Rusya’ya baskı yapıyordu. Türk kuvvetleri Balkanlarda Rusları püskürtmeyi başardı. Avusturya, Rusya’nın tekrar Eflak-Boğdan’a girişini önlemek için anlaşma yaparak savaş sonuna kadar bu bölgeyi işgal ederek saldırılara karşı korumayı üstlendi. Böylece Tuna cephesinde savaş sona erdi. Avusturya’nın araya girmesiyle Müttefikler savaşı Kırım’a intikal ettirdiler. Rusya da Kafkas cephesinde Doğu Beyazıt’ı ele geçirdi. Kırım’a çıkan müttefiklerin hedefi Sivastopol Limanı’nı ele geçirmekti. Şehri kuşattılar müttefiklere yardıma Piyemonte (İtalya) geldi.

Osmanlı Devleti’nin yanında 3 Avrupa devleti de savaşa katıldı. Uğradığı yenilgiler yüzünden intihar eden Rus Çarı I. Nicolay’ın yerine tahta geçen Çar II. Alexander, barış istemek zorunda kaldı. Ruslar Kars’ı ele geçirmiş olsalar da savaşa devam edecek halleri kalmamış ve barış girişiminde bulunmuşlardır. Avusturya’da müttefiklere dahil oldu ve barış yapılması için Rusya’nın kabul etmesi gereken hususlar belirlendi. Çar istekleri kabul etti ve Paris’te bir kongre hazırlıkları başladı.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir